Skip to main content

Öğrenmenin En Etkilisi Gözlem Yoluyla Öğrenilenler Değil Mi?

Öğrenme nedir? Hangi metot ve yöntemlerle gerçekleşir dediğimizde, öncelikle öğrenmenin biz İnsanlar için temel ve vazgeçilemez bir ihtiyaç alanı olduğu konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.

Maslow’un ihtiyaçlar sıralamasından ilerleyecek olur isek, öğrenme ihtiyacı hem ihtiyaçlar pastasının ilk sırasında tanımlanan fizyolojik ihtiyaçlar kadar ilk sıra, hem de iktisat terimiyle giffen bir ihtiyaç olarak değerlendirebileceğimiz bir özelliğe sahip desek yeridir.

Bununla beraber öğrenme nasıl gerçekleşiyor diye bir soru sorup buna karşılık gelecek cevaplara baktığımızda ise;

– Deneme yanılma yoluyla öğrenme(Bilgisayar fonksiyonlarını tanıma)

-Motor öğrenme(Yüzme, dans vb. beceriler).

-Koşullanmalı öğrenme(Klasik, edimsel)

-Bilişsel öğrenme(Kavrayış yoluyla öğrenme, Sözel, Sosyal, Farkında olmadan öğrenme).

Gibi öğrenme kuramlarıyla karşılaşıyor olacağız.

Bu kuramlara ayrı değinip detay vermekten ziyade, konu başlığı olan gözlem yoluyla öğrenme konusu üzerinden devam edecek olursak, Kanadalı Psikolog Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisinde;  gözleyerek öğrenme; ‘’sadece bir kişinin diğer kişilerin etkinliklerini basit olarak taklit etmesi değil, çevredeki olayları bilişsel olarak işlemesiyle kazanılan bilgi’’ şeklinde değerlendiriliyor.

Gözlem yoluyla öğrenme teorisinde değinilen öz yeterlilik kapsamı.

ÖZYETERLİK YARGISI:

Bireyin, farklı ve güç durumlarla baş etme, belli bir etkinliği başarma yeteneğine, kapasitesine ilişkin kendini algılayışıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme, yarışmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuşma vb. bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.

Özyeterlik yargıları dört kaynaktan gelir;

  1. Yaşantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı başarılı ya da başarısız etkinlikler sonucu elde ettiği bilgiler.
  2. Dolaylı yaşantılar: Gözlenen modelin başarılı ya da başarısız ekinlikleri, bireyin aynı etkinliği başaracağına ya da başaramayacağına ilişkin yargıları ortaya çıkarır.
  3. Sözel ikna: Bireyin başarabileceğine ya da başaramayacağına ilişkin teşvikler, nasihatler özyeterlik algısını etkiler.
  4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi başarma ya da başarısız olma beklentisi özyeterlik algısını etkiler.

Öğrencilerin özyeterlik algısını güçlendirmek için öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına uygun öğretim yapmaları, işbirliğine dayalı öğretim yaklaşımlarını kullanmaları ve öğrencileri birbirleriyle kıyaslama yaklaşımından kaçınmaları gerekir.

Özyeterliği yüksek bireyin özellikleri;

– Karmaşık olaylarla baş edebilir.

– Karşılaştığı problemleri çözebilir.

– Kendine güveni yüksektir.

– Kendi ilgi ve yetenek saygı duyar.

– Evde, okulda ve meslekte başarılı olur.

– Cesaret ve inancı gelişmiştir.

– Başarıya odaklanır.

Öğrenmenin yaşı da sonu da yok. Deneyimlemeden öğrenebilmek de ya çok zor ya çok verimsiz. Robin Sharma’nın dediği gibi en büyük başarısızlık denememektir. Denemek, yanılmak; bir daha denemek daha güzel yanılmak;  ve bunu hayatın kendisi yapmak lazım.

ÖZ YETERLİLİK

Bireyin, belli bir performansı göstermek için gerekli etkinlikleri organize edip, başarılı olarak gerçekleştirme kapasitesine ilişkin kendi değerlendirmesi özyeterlilik olarak tanımlanır.

ÖZ DÜZENLEME

Öz düzenleme, bireyin kendi davranışlarını inceleyip, kendi kriterleriyle karşılaştırarak, hükme varması ve gerekirse, davranışlarını kriterlerine uygun hale getirmesidir.

Sosyal öğrenme konusunun metodolojik tarafı için elbette daha çok detaya değinmek ve bu konudaki teorik ayrıntılara değinmek mümkün.

Netice olarak, öğrenme elzem ve süreklilik arz eden bir ihtiyacımız. Diğer taraftan yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız öğrenme alanı içerisinde sosyal öğrenme, diğer bir deyişle, yol üzerinde öğrenme çok etkili ve önemli bir yer tutuyor.

Mesela Öğretmen olmak isteyen bir öğrenci: Öğretmenlerinin yönelimlerini, tutum ve davranışlarını bu manada gözlemleyip, kendisi Öğretmenlik mesleği ile buluştuğunda bu tespit ve çıkarımlarını rehber-referans edinerek, tutum ve davranışlarını bu çerçevede öz denetiminden geçirip süzerek, yönelimlerini seçtiğinde: İyi Bir Öğretmen Olma bakımından çok önemli avantaj sağlamış olacak.

Dolayısıyla bu özel farkındalık  düzeyi aracılığıyla öğrencileri nezdinde, daha çok takip edilmeyi yakalamış, Lider bir Öğretmen olmayı başaracaktır.

Paylaşmak sevgidir, berekettir.

Nedim İleri

Kaynakça, http://tebesirtozu blogcu com/sosyal-ogrenme-kurami/11582847 Erişim Tarihi:15.01.2018

Bir Cevap Yazın