Skip to main content

Çocuklarımızın Eğitimini Yönetebiliyor muyuz?

Toplum Aileden oluşur. Aile de, içinde yetişen nesillerin beşiği, ocağı. Günümüz koşullarında olsun, önceki dönemlerde olsun, değişmeyen olgu bu şekilde.

Bir toplumun temelini oluşturan ve o topluluğun uyumu, ortak değerler etrafında, ahenk içerisinde yaşantılarını sürdürmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki gelişimlerinin oluşumunu en çok etkiler sistem ise; hiç kuşkusuz eğitim.

Bu itibarla,  eğitim sistemi öncelikle bir ulusun bir bütün olarak benimseyip, sorumluluk üstleneceği ortak politikası olmalı. ‘’Beyaz Zambaklar Ülkesinde’’ eserinin yazarı, Grigory Petrov’un deyişiyle, eğitim konusunda o toplumun bütün bireyleri insiyatif alıp, elini taşın altına bırakmadıkça, gerçek manada bir, eğitim ve gelişim ne yazık ki, beklentiden öteye geçemeyecek.

Oysa tüm toplumlar için geçerli bir eğitim stratejisi,  Nitelikli İnsan: Güçlü Toplum değil mi?

Eğitim ve Öğretim konu olunca, bu konunun üç bileşeni bulunduğu, bunların da, Aile, Öğretmen ve Okul ekseninde oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Konunun Öğretmen ve Okul bağlamı şu anda yazımızın ana teması içinde yer almadığından, konu başlığımıza dönüp, ilerleyecek olursak;  Eğitim-öğrenme alanında bu üçlü içerisinde, çarpan etkisi en yüksek bileşenin, bireylerin içinde büyüdüğü Aile altyapısı olduğu yönünde düşünenlerdenim.

Bu düşüncemi daha anlaşılır kılmak bakımından,

-Çocuklarının eğitimlerine değer veren,

-Çocuklarının eğitimlerini yönetmenin: kendilerinin görevi olduğu,

-Her çocuğun, kendisine özgü bir yetenek potansiyeline sahip bulunduğunun,

-Çocukların eğitim ve öğrenme evrelerinde temel eşiğin, özgün yetilerinin keşfedilmesi ve buna uygun desteklenmesi olduğunun,

-Çocukların bulundukları ortamda özgün kaynaklar(kitap)a sahip olmalarının, çok kıymetli olduğunun,

-Çocukların çevrelerinde, onları eğitim ve gelişim bakımından en fazla etkileyecek rol model sorumluluklarının,

-Çocuklarının gelişimi için onlara öğüt vermekten ziyade, yerinde-zamanında ve ölçüsünde geri bildirim vermenin fayda sağlayacağının,

-Eğitim ve öğrenmenin: bilgi ve beceriden daha çok, kişilik oluşumu yönünden daha etkili olduğu, bu örüntünün ise, tutum ve değerler üzerinden  kurulacağının,

Bilincinde olan ebeveynler, çocuklarının gerçek anlamda eğitim ve gelişimlerine ait sorumluluklarını temsil edebilecek.

Bununla beraber, tespit önemli ancak asıl olan, bu tespitlerin teoride kalmayıp, pratik kazanması-inşa edilmesi.  Yakın dönemden bir anekdot.

Yaklaşık bir ay kadar önce, yoğun kar yağışı ve soğuk bir günün sabahı. Bulunduğumuz yer bazı özel öğretim kurumlarının yerleşkelerine çok yakın bir mevkii. Yerler, kesim kesim buzlanmış, çift yönlü bir trafik yolu üzerindeyiz. Yolun bir tarafı henüz okula varmak üzere, içlerinde bir ebeveyn ve bir öğrenci evlat veya yakın bulunan otomobiller.

Buraya kadar her şey olağan.  Şimdi gelelim ne anlatmak istediğimize.  Çift yönlü olan bu yolun okula gidiş istikametli araçların, sanki fikir birliği etmişlercesine, birbirlerine tamponların arası neredeyse değecek kadar yaklaşıp, buradan karşıya geçmeye çalışan yayalara geçme imkanı tanımamaları. Tek ölçüt herhalde zil çalmadan okula varmak, oradan kendi uğraş alanlarına ya da ikametlerine yönelmek.

Çocuklar metodik öğrenmeye yetişirken, daha çok elzem durumdaki, diğerkamlık, kuralların ve ortak kullanım alanlarının hepimiz için olması vb. farkındalıklarının oluşmasında ıskalıyoruz maalesef. O otomobilin içindeki çocuk, bencil olmayı ebeveynleri aracılığıyla doğru algılayıp davranış repertuvarına kaydediyor ne yazık ki!

Özetle; çocuklarımızın eğitimlerinin yönetiminin  her daim Aile olarak biz ebeveynlerin sorumluluğunda olduğunu ve çocuklarımızın bizim söylediklerimizden öte, uyguladığımız davranışları model aldıklarını sürekli hatırda tutmamızda fayda var.

Paylaşmak sevgidir, berekettir.

 

Kaynakça, Outliers (Çizginin Dışındakiler) GLADWEL, Malcolm MediaCat Yay. (Çeviri:ÖZER, Aytül ) 2021 İstanbul

Bir Cevap Yazın