Skip to main content

İnsan Kaynakları mı, İnsan Kıymetleri mi?

İnsan kaynakları mı, yoksa İnsan kıymetleri mi? Bu başlık üzerinden dönem dönem yeni tartışmalar açıldığını biliyoruz.

Bir dönem bu konu İK Platformlarında çokça yer aldı ve o tarihlerde de ‘’İnsan kaynak değil, ancak en değerli varlıktır.’’ Yaklaşımı tereddütsüz şekilde kabul görmüştü.

Yakın dönemde de, bu konuda sosyal medya üzerinden bir anket çalışması yapılmış. İşin ilginç tarafı bu anketi çok sayıda kişi açmış, ancak değerlendirmeye katılım sağlamamış. Bu itibarla az sayıda katılımlı bu anketin sonuç kısmı da, İnsan kaynakları ismi üzerinde ağırlıklı çıkmış.

Birey isminde olduğu üzere isim önemli, önemli olmasına da. Bu ismin temsili de elbette ki, gerçek değerin oluşması yönünden etkili.

Diğer taraftan İnsan kaynakları yönetimi, bütün bileşenleri ile uygulamaya taşındığında işletmeler, kurum ve kuruluşların işleyişi bakımından güçlü bir disiplin. Peki, işletme içinde bu güçlü disiplini kim temsil ediyor? Elbette İnsan Kaynakları Departmanının tüm kadrosu.

İK Direktöründen İK’nın tüm kademelerindeki tüm çalışanlar. Yine bütün yönetim alanlarında olduğu üzere, yöneticinin günümüzdeki diğer adı ne desek,  iletişim mimarı olduğunu duyacağız.

Tüm bölüm yöneticilerinin üzerinde en uzun süreli mesai harcayacakları yegane alan kuşkusuz İletişim. Bu itibarla yönetimin söz konusu olacağı her alan sorumlusunun da en öne çıkan yetkinlik tarafı iletişim becerisi olacaktır.

İşletme ve kuruluşlar için iletişimin temsili İnsan Kaynakları departmanında olduğu için, İnsan kaynakları kurumun iletişimine yön veren iletişim mimarı konumunda. Bu temsilinde başarılı olabilmesi için de, iletişimin değişmeyen kuralı durumundaki samimiyet ve tutarlılık İKY’ nin öncelikli odak noktası olmalı.

İnsan kaynakları departmanının iletişime doğru yerden yaklaşması, tüm işletmenin iletişimine olumlu şekilde tesir edecek. Bunun gerçekleşmesi için ,İnsan kaynakları ekibinin tüm mensupları sorumluluk sahibi.

Ayrıca günümüzün çetin rekabet koşullarında, işletmelere sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlayacağında hemfikir olduğumuz ‘’Yeteneklerin kazanılması ve elde tutulması’’ amacı da, bu konu ile yani açık ve etkili iletişimin inşa edildiği bir kurumsal iklimle doğrudan ilgili.

Öte yandan çalışanların beklentileri, algıları ve yönelimlerinin İK uygulamalarından ve yakın çevre diğer çalışanların kararlarından oldukça etkilendiğini tahmin etmek güç değil.

O halde işletme içinde iletişim mimarı diye nitelendirdiğimiz İKY bu sorumluluğu ve dolayısıyla, doğru ve etkili temsili nasıl sağlayabilir?

-Çok zor değil.

-Öncelikle tüm İK mensupları her bir personel ile, tıpkı üst yöneticiye bir konuda bilgilendirme sağlar gibi, aynı nezaket ve özenle iletişim kuracak.

-Her kademe İK mensupları etkili iletişim konusunda kendilerini ve ekiplerini sürekli geliştirecek.

-İK personeli zaman zaman kendilerine başkalarının gözünden  bakacak.

-İK mensupları duygusal zeka becerilerini önemseyip, özellikle de empati konusuna ağırlık verecek.

-Her bir İK çalışanı protokol ve nezaket kuralları eğitmeni düzeyinde kendilerini geliştirecek.

-En etkili protokol yönteminin ise, ancak genel kabul gören nitelikte bir davranışsal çerçeve olacağını unutmayacaklar.

Önce öz saygı, sonra kazanılan güven ve saygı.  Yöneticilik konusunun ancak öğrenilebilen bir özellik arz etmesi gibi, saygı ve güven de ancak bizim olumlu tutumumuz, emeğimiz ve bilinçli çabamız doğrultusunda kazanılabilen olgular.

Saygı ve güven kazanımını destekleyen alt unsurlar durumundaki; nezaket bizim tutumumuz ile ilişkili olup, zarafet ise işin daha çok imaj ve gardırop tarafı.

-Nezaket düzeyimiz bizim büyük fotoğraf(boy aynası)la, daha çok kişilik yansımamız ve karşımıza nasıl bir izlenim verdiğimizle ilgili iken, zarafet kısmı da, profilimiz(cep aynası)in kendimize olan görünümü.

Netice olarak departman veya bu departmanı temsil eden çalışanların İnsan Kaynakları veya İnsan Kıymetleri olarak tanımlı olması veya hangi isimle çağrılıyor olmasından ziyade, ünitenin temsilinin samimi ve tutarlı biçimde, nezaketle-zarafetle ve özenle gerçekleştirmesi, bu duruşun doğal bir sonucu olarak asıl değerin oluşacağı.

Bu anlamda gerçek değeriyle buluşan birim ise, hem görevini en iyi şekilde temsil etmiş olacak, hem de kendi öz değerini bizzat kendisi kayda geçirmiş olacaktır.

Paylaşmak sevgidir, berekettir.

Nedim İleri

Bir Cevap Yazın